TR
  • English
  • Türkçe
  • русский язык
  • українська
  • العربية
  • Deutsch
  • español, castellano
  • Français
  • 中文 (Zhōngwén), 汉语, 漢語
  • فارسی
  • kokla

    Antalya

    Bahar aylarında şehri saran portakal çiçeklerini, alaca çiçekleri ve Antalya mağaralarının şifalı havasını koklayın!

    Mağaralar

    Karain

    Karain Mağarası, Antalya'nın 30 kilometre kuzeybatısında, Yağca Köyü sınırları içinde yer alıyor. Türkiye'nin en büyük doğal mağaraları arasında olan Karain Mağarası, önünde bulunan traverten ovasından 150 metre, denizden ise 430-450 metre yükseklikte. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, Alt Yontmataş'tan başlayarak, Orta ve Üst Yontmataş evreleri, Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç gibi Prehistorik Çağlar’da ve Klasik Çağ’da insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiş. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 metreyi bulan kalın bir kültür dolgusu içeriyor. Mağaranın klasik dönemlerdeki kullanımı daha çok adak mağara (tapınak) niteliğinde, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler var. Karain Mağarası’nda yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular, Antalya Müzesi'nde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesi'nde sergileniyor.

    Dim

    Dim Mağarası, Alanya’nın 12 kilometre doğusundaki Cebel-i Reis Dağı'nın yamacında yer alıyor. Mağaranın denizden yüksekliği 232 metre. 1998 yılında açılan mağara, Türkiye’nin ziyarete açılan ikinci büyük mağarası. Bir milyon yıl yaşında olduğu tahmin ediliyor. İki ayrı koldan dağın içinde ilerleyen mağaranın kollarından biri 50, diğeri 360 metre. Sarkıt ve dikitlerden oluşan mağaranın dip kısmında küçük bir göl var. Merdivenlerle inilip çıkılan mağaranın içindeki ortam, fantastik film dekorlarını andırıyor. Mağara gezisinden sonra, yamaçtan yürüyerek aşağıdaki Dim Çayı Vadisi’ne gitmek mümkün. Aynı şekilde Dim Çayı kenarındaki piknik yerlerinden de mağaraya tırmanma yürüyüşü yapılabilir. Mağaranın bulunduğu yamaçtan Alanya Kalesi’nin panoramik görüntüsü izlenebiliyor.

    Damlataş

    Alanya’nın ilçe merkezindeki Damlataş Mağarası, 1948 yılında liman inşaatında kullanılacak taş için ocak açılması sırasında keşfedildi. Tarihi Alanya Yarımadası’sının batı kıyısında yer alıyor. Mağaranın giriş kısmında 50 metrelik bir geçit var. Yüksekliği 15 metreyi bulan geçitten sonra silindirik bir boşluğa geliniyor. Buradan, mağaranın tabanına iniliyor. Yan kristalize kalker içinde bulunan mağaranın sarkıt ve dikitleri 15 bin yılda oluşmuş. Mağaraya, sarkıtlardan damlamaya devam eden su damlaları nedeniyle Damlataş adı verilmiş.

    Damlataş Mağarası, büyüleyici güzelliğinin yanı sıra astım hastalarına iyi gelen havasıyla da ünlü. Doktor kontrolünde, mağarada belli bir süre oturarak 21 günlük tedavi kürü uygulayan hastalar var. Mağaranın havası yaz kış değişmiyor; sıcaklık 22°C derece, rutubet yüzde 95, sabit basınç ise 760 mm. Mağaranın havasında yüzde 71 azot, yüzde 20,5 oksijen, on binde 2,5 karbondioksit ve bir miktar radyoaktivite ile iyonlar bulunuyor.

    Altınbeşik - Düdensuyu

    Altınbeşik Mağarası, İbradı ilçesine bağlı Ürünlü Köyü'nün doğusunda, derin ve sarp Manavgat Vadisi'nin batı yamacında yer alıyor. Toplam uzunluğu tam 2,500 metre olan mağaranın girişe göre en yüksek noktası 101 metre. Mağara, yatay ve kısmen aktif. Mağaranın alt ve orta seviyesinin zaman zaman aktif olması nedeniyle kurak mevsimlerde de büyük ölçüde göletler oluşuyor. Üst seviye devamlı kuru kalıyor.

    Mağara havası çok rutubetli ve sıcaklığı 16-18 derece civarında. Çevrenin karstik topografyası ve çam ormanları, eşsiz bir manzara yaratıyor. Mağara içinden çıkan su, Beyşehir Gölü ile bağlantılı. Su içinde kaldığı için mağarada gezinti, sandal ve kayıklarla yapılıyor. 

    Beldibi

    Antalya’nın 28 km güneybatısında, Kemer’in ise yaklaşık 20 km kuzeyinde yer alan Beldibi Mağarası, aynı zamanda bir kata altı sığınağı. Deniz sahilinden 25 metre yükseklikteki mağara, Antalya’nın ikinci önemli Prehistorik merkezi. Mağara, ziyaretçillere sürekli açık bir arkeolojik SİT alanı.

    Deniz sahilinden 25 m yükseklikteki mağaranın içi, günümüzde doğal tahribat sebebiyle büyük ölçüde zarar gördüğünden dolgu tabakaları yağmur suları ve rüzgarlarla sürüklenerek akıp gitmiş.

    Beldibi Mağarası'nda yapılan kazılarda, Mezolotik kültürleri içeren toplam altı tabaka tespit edildi ve Üst Paleolitik ile Mezolotik dönemlere ait çakmaktaşı aletler bulundu. Kaya altı sığınağını duvarlarında ise şematize edilmiş insan, dağ keçisi ve geyik resimleri yer alıyor. 

    Portakal Çiçeği

    Portakal, Antalya’nın en önemli tarım ürünlerinden ve aynı zamanda bölgenin doğal sembollerinden birisi. Türkiye’deki portakal üretiminin yaklaşık %23’ü Antalya’da yapılır.

    Her yıl genellikle nisan ayında portakal ağaçları çiçek açar ve Antalya’nın dört bir yanı bu eşsiz kokuyla donanır. Öyle ki, şehir merkezinde dahi yürürken, portakal çiçeğinin kokusu ciğerlerinize dolar. 

    Şakayık

    Yaban Gülü, Kan Gülü, Atlas Çiçeği gibi isimlerle de anılan Şakayık Çiçeği, Antalya’nın sembollerinden birisidir. Şakayıklar yaz mevsiminin başlarında açarlar, soğuk havaları sevmezler, belli bir derece soğukluğa kadar dayanırlar. Ancak çok serin olmamak kaydıyla serin kış aylarını severler. Dolayısıyla Antalya, Şakayık Çiçeği’ne tam olarak istediği koşulları sağlar.

    Yaz mevsiminin başlarında Antalya’da olursanız, pembenin tonlarında açan ve eşsiz görüntüler yaratan Şakayık’ın aromatik kokusunu içinize çekmelisiniz!